
Have Fiili ile En Çok Kullanılan İngilizce Kalıplar
Aug 16, 2025Selam, ben Öğr. Gör. ve Lingua Matik'in kurucusu Merve Erçin!
Lingua Matik'e hoşgeldiniz. Have fiilini her yerde görüyorsunuz biliyorum. Ve çevirmeye çalıştığınızda anlamı sahip olmak dışında her şeye benziyor değil mi? Alakası yok. Evet çoğumuz have fiilini sahip olmak olarak biliyoruz ama bambaşka anlamlara geliyor.
Çünkü İngilizce'de biz have fiilini aşırı seviyoruz. Neden biliyor musunuz? Çünkü have fiiliyle bir sürü collocations yapıyoruz. İngilizce'de collocations dediğimiz olay bir dilde meydana gelen, sıkça meydana gelen kelime grupları.
İşte have, get, take bunlar eminim başınızın belaları. Bunlar başınızın belası çünkü her yerde geçiyor. Çünkü collocationsları konuşurken, özellikle konuşurken her zaman kullanıyoruz ama özellikle konuşurken aşırı kullanıyoruz.
O yüzden bugün dedim ki have fiiliyle en çok kullanılan 14 tane collocations. Collocations nedir? Ben bunları hemen öğrencilerime öğreteyim.
1. To Have an Accident
To have an accident, kaza yapmak anlamına geliyor. Accident, kaza demek ve to have an accident en güzel çevirisiyle kaza yapmak anlamına geliyor.
Örnek: "My brother had an accident on his way to work, but thankfully he wasn't injured."
Kardeşim işe giderken yolda kaza yaptı ama çok şükür ki incinmedi.
2. To Have an Argument
Bu da arkadaşlar, biriyle kavga etmek anlamına geliyor. Argument, kavga demekken argument'ın kökü aslında argue fiilinden geliyor. Yani argue demek yerine İngilizce'de ne diyoruz? To have an argument.
Burada aynı anlamı verecek başka bir kelime ise "row". Have a row ya da have an argument dediğinde ikisi de kavga etmek anlamına geliyor.
Örnek: "My neighbors had a row/argument over the placement of their fence."
Komşularımız çiti nereye koyacakları konusunda kavga ettiler.
3. To Have a Break
Break burada ara, mola anlamına geliyor, böyle bir dinlenme zamanı anlamına geliyor. O yüzden mola vermek anlamında to have a break kullanacağız.
Örnek: "After studying for three hours, I decided to have a break and go for a walk."
Üç saat boyunca çalıştıktan sonra bir mola vermeye ve yürüyüşe gitmeye karar verdim.
4. Have a Conversation / Have a Chat
Bayılacağınız bir ifade. Çünkü aşırı kullanıyoruz. Have a conversation ya da have a chat. Yani bu da muhabbet etmek demek. Sohbet etmek demek.
Bu tür İngilizce konuşma kalıplarını gerçek hayatta pratikte nasıl kullanacağınızı merak ediyorsanız, İngilizce Konuşma Kulübü'nde her hafta canlı seanslarla pratik yapabilirsiniz.
Örnek: "I had a conversation with my professor about my career options."
Profesörümle kariyer seçeneklerim hakkında bir sohbet yaptık.
5. To Have Difficulty
Yine çokça lazım olacak size. To have difficulty - yani zorlanmak anlamında arkadaşlar.
Örnek: "He had difficulty lifting the heavy boxes."
Ağır kutuları kaldırmakta zorlandı.
6. To Have a Dream / To Have a Nightmare
Rüya görmek anlamında to see a dream demiyoruz. Ne diyoruz? To have a dream. Dream, güzel olanlar. Nightmare ise korkunç, kötü olanlar.
Örnek: "I had a dream that I could fly. It felt so real."
Rüyamda uçabildiğimi gördüm ve çok gerçekçi hissettirdi.
7. To Have an Experience
Deneyim kazanmak anlamında da biz have'ı kullanıyoruz. Ne diyoruz? To have an experience.
Örnek: "During my vacation, I had an amazing experience swimming with dolphins."
Tatilim boyunca, yunuslarla yüzerek harika bir deneyim geçirdim.
8. To Have a Feeling
Bunu hunharca duyuyorum arkadaşlar filmlerde, dizilerde. Yani bir şeyin olacağını hissetmek, bir şeye inanmak. To have a feeling.
Bu tür günlük hayatta kullanılan kelime dağarcığını genişletmek istiyorsanız, Vocab Mastery Program ile 450+ kelimeyi hikaye yöntemiyle öğrenebilirsiniz.
Örnek: "I have a feeling that today is gonna be a great day."
Bugün mükemmel bir gün olacak gibi bir hissim var.
9. To Have Fun / To Have a Good Time
En sık kullanılan olarak bunu seçiyorum arkadaşlar. Have fiilini böyle iyi vakit geçirmek, eğlenmek anlamında acayip kullanıyoruz.
Örnek: "We had a good time at the amusement park, especially on the roller coasters."
Lunapark'ta harika vakit geçirdik, özellikle hız trenlerinde.
10. To Have a Look
Bu da böyle bir şeyi gözlemlemek, bakmak anlamına geliyor. Have a look.
Örnek: "Can you have a look at my essay and give me some feedback?"
Makaleme bakıp bana biraz geri bildirim verebilir misin?
11. Have a Party
Partilemek, parti yapmak anlamında, Have a party diyoruz.
Örnek: "We are having a party next Saturday to celebrate my dad's retirement."
Babamın emekliliğini kutlamak için gelecek cumartesi bir parti yapıyoruz.
12. To Have a Problem
Tabii ki problemlerin varsa, to have problems. Yani bir zorlanmak, sorunları olmak anlamında bunu kullanıyoruz.
Örnek: "She has a problem with her computer. It won't turn on."
Bilgisayarıyla bir sorunu var. Açılmıyor.
13. Have a Try / Have a Go
En bayıldığım ifadelerden biri. Bu da arkadaşlar, denemek demek. Go ile gitmekle hiç alakası yok. Have a try ya da Have a go denemek demek.
Örnek: "I've never been rock climbing before, but I'm excited to have a go."
Hiç daha önce kaya tırmanışı yapmadım ama deneyeceğim için çok heyecanlıyım.
14. To Have Reservations
To have reservations - rezervasyon yaptırmak aklınıza gelebilir. Ama arkadaşlar, to have reservations şüphesi olmak demek. Endişenin olması bir konuda.
Bu tür iş İngilizcesi kalıpları kariyerinizde çok önemli. Özellikle işyerinde bu kalıpları doğru kullanmak istiyorsanız Business English Mastery Program tam size göre.
Örnek: "I have reservations about investing in that company. Their business model seems risky."
O şirkete yatırım yapma konusunda endişeliyim. İş modelleri riskli görünüyor.
Sonuç
Bakın, çok sık kullandığımız ve sizleri bazılarını şaşırttığına emin olduğum kalıplar var. Deneyimden tutun, denemeye, kaza yapmaya, ara vermeye - bir sürü anlamı var.
Bu kalıpları güzel bir şekilde not aldıysanız, artık İngilizce konuşurken çok daha doğal sesleneceksiniz. Have fiili sadece "sahip olmak" değil - İngilizce'nin kalbinde yer alan, günlük konuşmanın vazgeçilmez parçası!
Eğer bu kalıpları sistematik olarak öğrenmek istiyorsanız, seviyenize uygun olarak sıfırdan İngilizce başlayabilir, orta seviye İngilizce ile devam edebilir ya da tüm seviyeleri kapsayan eğitim serisi ile bütüncül bir yaklaşım benimseyebilirsiniz. Unutmayın, İngilizce ezbersiz öğrenme mümkün ve bu kalıpları doğal olarak kullanmak için sürekli pratik yapmanız gerekiyor!